Usta tiyatro ve sinema oyuncusu Ahmet Uğurlu’nun ölüm haberi üzerine sosyal medya hesabından paylaşım yapan opera sanatçısı Güvenç Dağüstün, “Cannes’da yürüyen memelerinizden daha diktir ölülerimiz” sözleri tartışma yarattı.
Opera sanatçısı Güvenç Dağüstün yaptığı paylaşım üzerine Odatv’ye açıklamalarda bulundu:
Yıllardır yüzlerce köşe yazısı yazmışım, sosyal medyada yazdıklarım ortada. Katıldığım paneller, televizyon programları ortada. Şunun için söylüyorum: Okuduğunuz bir şey ilk bakışta size ters gelebilir. Ancak büyük büyük, beylik laflarla, küfürle, kıyametle yargılamadan önce çaktığınız kişinin yaşam pratiğine bir bakmanız gerek diye düşünüyorum. Bir şeyi okuduğunuzda aklınıza gelen ilk şey illaki doğru olacak diye bir şey yok. Benden “kadın düşmanlığı”, “meme karşıtlığı”, “cinsiyetçilik” falan çıkmaz.
Yazdığım bir cümle için han duvarları gibi açıklama yazısı yazmayı da bir yük olarak görüyorum ancak bazı arkadaşlarım “anlaşılmamış olabilirsin” dedi. Aslında anlaşılmak gibi bir derdim de yok. Konu yüzeysel kalmasın, tartışılsın istediğimdendir ki, düşüntüm taşındım, birkaç paragraf yazayım dedim.
En son; 2024 Cannes festivalinin malum hali üzerine bir oyuncu dostum şöyle söylemiş: “Ben bu festivale filmim olduğu için geldim. Ama görüyorum ki sadece marka sponsorluklarıyla, burada bulunmak için gelenler de var.”
Yazılan yorumları okuyorum, gerçekten çok acayip. Bir kere daha hak veriyorum kendime; konuyu Adorno ve Horkheimer üzerinden yazsaymışım üç kişi bile okumazmış. Gerçi şu anda, buradan da bir kültür endüstrisi tartışması açmak zor. Karşımda öyle bir kitle yok. Ne denek istediğimi anlayanlar da anlamakla yetinip maruz kaldığım linçe üzülmekle yetiniyorlar. Başka ne yapsınlar ki? Onlar da mı girsinler bu sığlaştırılan tartışmaya.
Bir hafta içinde iki çok sevdiğim tiyatro insanını yitirdim. Önce Ayten Gökçer, ardından Ahmet Uğurlu. Biri ustam, diğeri dostumdu. Bu insanların değerlerinin öldüklerinden sonra anlaşıldığı düşüncesiyle yazdığım bir cümledir beni linçlediğiniz. Bu arada bu linçten falan da hiç şikayetçi değilim. Değişik bir hazzı vardır, severim bile.
Aynı cümleyi Ahmet’in değil de Ayten Hanım’ın fotoğrafını paylaşarak yazsaydım, yine bundan bir kadın düşmanlığı çıkartır mıydınız? Evet bence yine çıkartırdınız, anlamsız oldu bu soru.
Bir film festivaline “sinema” odaklı katılan birini kılığı kıyafeti ile ilgili eleştirmiş olsaydım bu dayağı hak ederdim ancak durum böyle değil. Ben “dik memeler” ifadesini sanatsal hiçbir yeterlikleri ya da emekleri olmadan bedenlerini bir meta olarak kullanarak şöhret peşinde koşan sözde oyuncular için söyledim.
Seversiniz, sevmezsiniz; ben sanatla uğraşan bir kişiyim. Sanat, düşünceleri kışkırtmak ve normları sorgulamak için vardır. Eğer yaptığım şey bir çeşit provokasyon ise; bu iyidir. Gerçeklik sabit ve nesnel değildir; aksine, dil ve söylem tarafından inşa edilir. Okuduğunuz her şey yüzeysellikle kavranamaz. Emek verilmelidir.
Sanatta kadın ve erkek fark etmeksizin, gerçek sanatçılar ve onların eserleri değerlidir. Bunu anlamayanlar günlerini salt beden teşhiri ile kurtarabilirler ancak yarına kalacak olan üretilen sanat ve gerçek sanatçılardır. Yazdığım cümleyi cinsiyetçi olarak nitelendirmek an basit ifadeyle kolaya kaçmak ve gerçek sorunu göz ardı etmektir.
Sonuç olarak, kimseden özür dilemiyorum. Yazdığım cümlenin sonuna kadar arkasındayım.