Üç çalışma modeli: Patron-çalışan için artıları-eksileri

Mustafa Ali AYKOL

Pandemi ile birlikte iş hayatına giren uzaktan çalışma (home office), pandemiden sonra ise yerini kafa karışıklığına ve çeşitli tartışmalara bıraktı.

Sokağa çıkmanın yasak ve insanlarla temasta bulunmanın tehlikeli olduğu günlerde bu model oldukça işlevseldi. İnsanlar sağlıklarını riske atmadan evlerinden çalışabiliyor, şirketler de işlerinin durması veya zarar etmesi tehlikesini bertaraf ediyordu.

Fakat pandemi bitip hayat hızla normalleştikten sonra her şey bir anda eskisi gibi olmadı. Bazı işletmeler home-office çalışmayı sürdürmek istedi, bazıları hibrit sisteme geçti bazıları da tamamen ofis çalışmasına geri döndü.

Bu kararların tamamı şirketler için olduğu kadar çalışanlar için de hayatiydi. Çünkü her sistemin kendine göre avantajları ve dezavantajları vardı. Üstelik her zaman çalışanların avantajlarıyla şirketlerin avantajları uyuşmayabiliyordu.

Son haftalarda 2 büyük şirketin aldığı kararlar, bu çalışma tarzlarıyla ilgili tartışmayı yeniden hareketlendirdi.

AMAZON UZAKTAN ÇALIŞMAYI SONLANDIRDI, “HERKES OFİSE” DEDİ

E-ticaret devi Amazon, eylül ayında yaptığı açıklama ile 2 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere çalışanların haftada beş gün ofise dönmelerini zorunlu kılacağını duyurdu.

Amazon’un CEO’su Andy Jassy bu kararını açıkladığı notta, “Pandemiden önce, insanların haftada iki gün uzaktan çalışabileceği kesin değildi ve bu ileride de geçerli olacak. Beklentimiz, insanların hafifletici koşullar dışında ofiste olmalarıdır” ifadelerini kullandı.

STARBUCKS NE OFİSİ NE UZAKTAN ÇALIŞMAYI ZORUNLU TUTMADI: “İŞİNİZİ YAPMAK İÇİN NEREDE OLMANIZ GEREKİYORSA ORADA OLUN”

Kahve zinciri devi Starbucks’ın Seattle’daki merkezinde pandemiden sonra ‘hibrit’ çalışma sistemi uygulanıyordu. Çalışanların haftada 3 gün ofise gelme zorunluluğu vardı. Bu model, Starbucks’ın Chipotle’den transfer ettiği yeni CEO’su Brian Niccol’e uzaktan çalışma, şirket jetiyle ofise istediği zaman gidip gelebilme ve yaşadığı Kaliforniya’da bir ofis açma kararına kadar sürdü.

Geçtiğimiz ay yaşanan bu gelişmeler ve yeni CEO’ya tanınan imtiyazlar, haftada üç gün ofise gelme zorunluluğu olan çalışanlar arasında rahatsızlığa sebep oldu.

Bunun üzerine Brian Niccol, göreve başladıktan sonra ofisten çalışmayı ya da uzaktan çalışmayı zorunlu hale getirmeyeceğini belirten bir karar aldı.

Niccol, çalışanlarına işlerini yaptıklarından emin olmak için ihtiyaç duydukları her yerde çalışmalarını söyledi:

“Benim bakış açıma göre mümkün olduğunca birlikte olmalıyız. İşinizi yapmak için nerede olmanız gerektiğini bulup sonra onu yapmalısınız. Burada hepimiz yetişkiniz.”

UZAKTAN ÇALIŞMA HALA ÇOK YAYGIN

Microsoft, NVIDIA, Adobe gibi pek çok şirket ise çalışanlarının bir kısmını ofise çağırsa da büyük kısmını uzaktan çalışma modeliyle çalıştırıyor.

Bazı şirketlerin uzaktan çalışmaya bu kadar sıcak bakmasının ve sürdürmesinin temelinde ise işletmelerin maliyet hesaplarını verimliliğe tercih etmeleri yatıyor.

Peki bu çalışma modellerinin işverenler ve çalışanlar için artıları, eksileri neler?

⦁ HOME OFFICE MODELİ (UZAKTAN ÇALIŞMA)

Çalışanların çoğu zaman bir ofise gitme zorunluluğu olmadığı, kimi zaman bir ofisin dahi bulunmadığı çalışma sistemine home-office deniyor.

Türkçeye evden çalışma olarak da çevrilen bu modelin çalışanlar açısından en büyük avantajı esneklik ve zamandan tasarruf olarak öne çıkıyor. İstanbul gibi büyükşehirlerde ofise gidip eve dönmek için harcanan zaman bazen saatleri bulabiliyor. Üstelik bu çalışanlar üzerinde mesai saatleri dışında da bir enerji harcama zorunluluğu getiriyor.

Home-office modelinin işverenler/şirketler açısından en büyük avantajı ise ofis maliyetlerinden tasarruf etme. Bu model sayesinde işletmeler ofis personeli, elektrik faturaları gibi pek çok kalemde tasarruf edebiliyor.

Çalışanlar ve işverenler için böyle avantajları olmasına rağmen home-office modelinin iki taraf için de çok büyük bir dezavantajı var: İletişimsizlik.

Ekip içi iletişimde yaşanan zorluklar verimliliği düşürdüğü gibi yaratıcılığı da köreltebiliyor.

⦁ HİBRİT ÇALIŞMA MODELİ

Çalışanların hem ofisten hem de uzaktan çalıştığı modele hibrit çalışma modeli adı veriliyor. Bu modelde çalışanlar haftanın belirli günleri ofisten çalışırken belirli günleri de uzaktan çalışıyor.
Pandeminin sona ermesinin ardından yaşanan geçiş döneminde bir formül olarak yaygınlaşan bu model, birçok şirket için kalıcı hale geldi.

En büyük avantajı esneklik. Bununla birlikte uzaktan çalışmada meydana gelen iletişimsizlik ve sosyal adaptasyon problemleri için de bir çözüm yöntemi.

Bu modelin en büyük dezavantajı ise koordinasyon zorluğu ve iş-yaşam dengesizliği.
Evde çalışmak, iş ve özel yaşam arasında net sınırlar koymayı zorlaştırabilir, bu da psikolojik tükenmelere yol açabilir.

Ayrıca iş yönetimi açısından ekipler arasında koordinasyonsuzluk yaşanabilir.

3. OFİSTEN ÇALIŞMA

Adından da anlaşılacağı üzere, geleneksel ve klasik ofise gelip mesai saatlerinin tamamında ofiste çalışma işine ofisten çalışma modeli adı veriliyor.

Ofisten çalışma modelinin en büyük avantajı yüz yüze iletişim ve ekip çalışması olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda yapılan araştırmalara göre en verimli çalışma modeli de ofisten çalışma denilen klasik çalışma modeli.

Çalışanlar açısından en avantajlı kısmı ise iş-yaşam sınırının net bir şekilde çiziliyor olması.
Ofisten çalışmanın dezavantajları arasında ise esneklikten uzak bir model olması ve yolculuk maliyetleri (zaman-enerji-para) yer alıyor.

Şirketler tek tek ofise geri dönme kararları alırken, hangi modelin daha sağlıklı olduğu konusundaki tartışmalar da devam ediyor.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir