Ron Galella, sadece bir kamera ve cesaret dolu bir ruhla, Hollywood yıldızlarının peşinde koşarken paparazzi dünyasını baştan aşağı değiştirdi.
Tartışmalı kariyerinde pek çok basamak varken onun objektifinden çıkan unutulmaz kareler ve bu karelerin yarattığı yankılar oldukça fazlaydı. Gelin, biraz da ünlülerin korkulu rüyası ve “paparazzi” kelimesinin vücut bulmuş hâli Ron Galella’nın hayatını inceleyelim.
Askeriye fotoğrafçılığından magazine uzanan yolculuk.
10 Ocak 1931’de New York’ta dünyaya gelen Galella, Kore Savaşı da dahil olmak üzere 1951 ve 1955 yılları arasında ABD Hava Kuvvetleri’nde fotoğrafçı olarak görev aldı. Daha sonrasında aldığı eğitim ile foto muhabirliğinden mezun oldu ve boş zamanlarında film galalarında ünlülerin fotoğraflarını çekip satmaya başladı.
Galella’nın hikâyesi, onun fotoğraflarından daha renkli ve tartışmalı.
Ron Galella, fotoğrafçılığa başladığı 60’lar ve 70’lerde, Amerika’da paparazzilik henüz bir endüstri hâline gelmemişti. O dönemlerde ünlülerin fotoğrafları genellikle stüdyo kontrolünde ve oldukça parlak bir şekilde yapılıyordu.
Ünlüler neredeyse ilahlaştırılırcasına mükemmel gösteriliyordu. Ancak Galella, bu yapay imajın aksine ünlüleri daha gerçekçi ve doğal ortamlarında yakalamayı tercih ediyordu. İşte bu yaklaşımı onu hem ünlü yaptı hem de pek çok tartışmanın odağına oturttu.
Amerikan pop kültür tarihinde, fotoğrafçı Ron Galella’nın yeri ayrı.
Kendisi, ünlülerin peşinden koşan ve onları en doğal hâlleriyle yakalayan bir paparazzi olarak tanınıyordu. Hatta Newsweek tarafından “Olağanüstü Paparazzi” ve Time dergisi tarafından “ABD paparazzi kültürünün mafya babası” olarak adlandırılıyordu.
En bilinen ve en çok tartışılan konusu, hiç şüphesiz Jacqueline Kennedy Onassis’ti.
Galella, Onassis’in peşinden âdeta bir gölge gibi ayrılmazken bu takıntısı ona dava açılmasına ve mahkemelik olmasına kadar gitti. Şimdiye kadarki en birbirine bağımlı ünlü-paparazzi ilişkisinin bu iki ismi yaşadıkları gerginliklerle de biliniyor. Hatta öyle bir 1972’de Galella’ya uzaklaştırma emri verildi.
Galella bunu dört kez ihlal etmekten dolayı da yedi yıl hapis ve 120 bin dolar para cezasıyla karşılaştı. Sonunda ise 10 bin dolar para cezasında anlaştılar ve Jackie ile çocuklarının fotoğraflarını çekme haklarından vazgeçti.
Onassis ile Galella arasında yaşanan mahkeme mücadeleleri bir yandan da basın özgürlüğü ve kişisel gizlilik hakları üzerine önemli tartışmaları da beraberinde getirdi.
Marlon Brando’dan da tepki aldı hem de öyle böyle değil.
1973’te Marlon Brando’yu restorana kadar takip eden Galella, Brando’dan yumruk yedi. Sıradan bir yumruk değildi ve Galella’nın çenesi kırıldı, sol tarafındaki 5 dişi kırıldı. Galella, Brando’yu dava etmek için avukatlarla görüşse de işin sonu 40 bin dolara bağlandı.
Ancak Galella, bu paranın sadece üçte ikisini aldı. Galella bir daha yumruk yememek için de mizahını kullandı ve bir sonraki Brando takibinde futbol kaskı taktı.
Bu durumlar Galella’nın fotoğrafçılık anlayışını da yansıtıyordu.
O, ünlülerin kamusal alandaki doğal hâllerini, onların kontrolsüz anlarını belgelemeye çalışıyordu. Bu bazen onları rahatsız edici pozisyonlarda yakalamasına yol açsa da Galella bu yaklaşımın sanatsal bir değer taşıdığını savunuyordu. Ona göre gerçek bir fotoğrafçı, ünlü bir kişinin ünlü olmayan anlarını yakalayabilendi.
Bazıları sevmezken bazıları takdir etti.
Richard Burton, Elizabeth Taylor, Elvis Presley gibi bazı isimler onu sevmeyenler arasındaydı. Ünlü sanatçı Andy Warhol ise Galella’nın çalışmalarını beğenerek, onun fotoğraflarının gerçekçi ve içten olduğunu ifade ediyordu. Bu da Galella’nın çalışmalarının, sevilsin ya da sevilmesin popüler kültürde önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.
Ron Galella’nın mirası, çelişkili yönleriyle dolu. Bir yandan, onun paparazzi fotoğrafçılığını bir sanat formu olarak ele alması ve bu alanda çığır açması, ona sanat dünyasında saygınlık kazandırmıştı. Öte yandan, kişisel gizlilik ve etik konularındaki tartışmalar ise onun kamuoyu nezdindeki imajını olumsuz etkilemişti.
Galella, 30 Nisan 2022’de hayata gözlerini yumdu ancak tartışmalar ve onun bıraktığı miras hâlâ daha güncelliğini koruyor. O, paparazzi fotoğrafçılığının en bilinen simalarından biri olarak hem nefret edilen bir figür hem de bir sanatçı olarak anılmaya devam edecek gibi duruyor.
Ünlü kültürüne ve medyanın bu kültür üzerindeki etkisine dair derin soruları beraberinde getiren Galella’dan sonra şu soruları kendinize soruyor musunuz: Bizler ünlülerin hayatlarına bu denli müdahil olmak istiyor muyuz ve bu müdahalelerin etik sınırları neler olmalı?
Yorumlarda buluşalım.
Birçok ismin çarpıcı hayat hikâyelerinden bazıları: